23 Eylül 2016 Cuma

Çağlar Barlas Röportaj

   



No name bir isim Çağlar Barlas. Arkasında  büyük prodüksiyon , büyük bir şirket yok belki ama onun büyük  hayalleri var ve bunları gerçekleştirmek için çok önemli bir yola adım attı. İlk röportajını da bizimle gerçekleştirdi. Çok keyifli bir sohbet oldu. Neler anlatmış bir göz atalım.

- Seni biraz tanıyabilir miyiz, Kimdir Çağlar Barlas ?


Zonguldak, Kozlu (18- 05 -1993) doğumluyum. Kendimi bildim bileli sanat aşığı bir insanım. Ailemin bilinçli yönlendirmesi ile küçük yaşlarda Güzel Sanatlar eğitimi aldım. Ardından yetenek sınavlarını kazanarak Güzel Sanatlar Lisesinde eğitim gördüm. Resim bölümü mezunu olmama rağmen, zamanla içimde ki müzik aşkını kontrol altında tutmaya devam edip, bir yandan da eğitim gördüğüm bölümü başarıyla bitirmeye çalışıyordum. Lisenin ardından Yeditepe Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesini kazanarak İstanbul’a yerleştim. Bol bol spor yapıp, zamansız gelen ilhamları kağıda aktarıp, onlara hayat vermeye çalışan, ailesine ve dostlarına inanılmaz düşkün, trend ve yeni müzik takipçisi, iştahlı (Boğa burcunun doğal bir getirisi olarak), hırslı ve inançlı bir karaktere sahip, tüm derdi sanat olan, ziyadesiyle deli ve bir o kadar dinamik genç bir bireyim.


- İlk single heyecanı... Tarif etmeni istesek neler söylerdin?


İlk single çalışmam Hiç Düşünme 21 Eylül 2016’da yayınlandı ve 2 gündür üzerimde ki gerginlikten dolayı mide bulantısından başka hiçbir şey hissetmiyorum. İnsanların beklentileri bir yandan, ilk işimin olduğu gerçeğinin yarattığı sorumluluk bir yandan, bilmediğim bir tecrübeyi deneyimlemenin heyecanı bir yandan savrulup gidiyorum 2 gündür. Şarkım yayınlandıktan bu yana aldığım yorumlar, takdirler ve eleştirileri göz önünde bulunduracak olursak kendime söylemem gereken bir cümle olursa şayet bu ; ‘’Kemerlerini sıkı bağla ! Zor, hızlı ama heyecanlı bir yolculuk olacak’’ olurdu sanırım. Whoa, çok heyecan verici !


- Biraz hazırlık sürecinden bahseder misin? Kimlerle çalıştın, Bundan sonra seni nasıl bir yolculuk bekliyor?


İşin hem mutfağında hem de sunumunda yer aldım. Çok değerli prodüktör, film müziği yapımcısı, çok kıymetli insan Mustafa Yazıcıoğlu ile çalıştım ilk projemde. Hayallerin sınırı olmadığına ve her şeyin mümkün olduğuna inanan bir insan ile bu yola çıkmanın dayanılmaz hafifliğini yaşıyorum. Kendisi inanılmaz bir eğitim sahibi, müthiş bir zeka ve inanılmaz vicdan sahibi bir insandır. Maneviyatı bu kadar kuvvetli olan bir insanla aynı projede yer alabilmek inanılmaz bir keyifti. Çalışması zor, tüm fikirlere açık ve bir o kadar da geniş çapta görüş sahibi olan bir insan olmasından dolayı, ortaya standartın dışında, oldukça başarılı bir iş çıkarttığımızı düşünüyorum. Bizim dışımızda gelişen pek çok problem yaşadık ama pes etmedik. İlk single çalışmam sonunda dinleyici ile buluştu. Fazlasıyla mutlu ve gururluyuz.

- Şarkının adı ''hiç düşünme'' sözleri sana ait. Söz yazmaya ne zaman başladın, sonra ki projelerde de şarkı sözleri sana mı ait olacak ?


Aslında yazmak hayatımın bilinçli bir birey olduğumdan bu yana her alanında yer alan bir eylemdi benim için. Genelde kendi dünyasında yaşayan bir insanım ve sanırım bu sebepten ötürü de yazmak, yazarak kendimi ifade etmek her daim benimle birlikte olan bir eylem olmuştur. Ancak şarkı sözü yazmaya 6 yıl önce başladım diyebilirim. Yazdıklarımı ‘şarkı sözü’ formuna dönüştürerek başladım. Yazmanın o inanılmaz hazzını bir kere tattıktan sonra durdurak bilmiyorsun zaten, sürekli kalem ve kağıt (modern hayatta akıllı telefon notları da inanılmaz bir kurtarıcı tabii) geziyorum. Yazdığım sözleri yaşadıklarım oluşturur genelde. Ama farklı bir şekilde dinlediklerimde bana söz yazdırabiliyor. Yani dinlediğim bir senfoni, bir melodi ve ya bir ritm bile beni kağıda, kaleme teşvik edebiliyor. Ciddi anlamda seviyorum yazmayı. O içimizde büyüyen, asla ifade edemediğimiz, bedenimizi aşıp ağzımızdan çıkacakmış gibi hissettiren duygu değişimlerini en güzel yansıtmanın yoludur yazmak benim için. Zihinden ve kalpten geleni ele dökebildiğim sürece de yazmaya devam edeceğim.


-İlk projende büyük başarı elde ettin itunes'ta şarkı 2 numaraya kadar yükseldi. Sence bunun nedeni nedir? İnsanlar farklı ve yeni şeyleri destekliyor diyebilir miyiz?


Açıkçası bu başarı beni bile şaşırttı. Sonuçta no name bir insanım, herhangi bir müzikal deneyimim (single çalışmam) olmadı daha önce. Öyle piyasadan tanıdıkları olan bir tipte değilimdir. Yıllardır içimde biriktirdiğim bu aşkı sözlere, ardından melodiye dökerek çıktığım bu yolda, yasal bir şekilde ilk işimin yayınlanışının üzerinden sadece 9 saat geçmesinden sonra Türkiye genelinde En Çok Satanlar listesinde devasa isimleri geride bırakıp, 2 numaraya çıkarak zirveyi paylaşmanın üzerimde oluşturduğu heyecan, gurur, ağlama hissi ve nefes kesici hızını sanıyorum ki ifade etmem pek de mümkün değil. Resmen kendimi zirvede gördüm, üstelik herhangi bir müzik şirketine bağlı olmadan, medya ve ya radyo desteği olmadan, basit bir şekilde giriş yaptığım piyasaya tek başına meydan okumak gibi bir şey bu. Aldığım telefonlar, mesajlar, mailler, snapler, adıma paylaşılan postlar, teşvik ve onure edici yorumlar. Ne diyebilirim ki, çok şükür yaşarken cenneti deneyimledim diyebilirim. İnsanın gerçekten hayalini kurduğu iş ile ilgili bir şeyler başarmasının o dayanılmaz hafifliğini yaşıyorum.

 Vokalime herhangi bir müdahalede bulunmadan, doğal ve soft bir müzik sunmak istedik. Bu teknolojinin getirilerine ya da bu tür ses müdahalelerine karşı olduğumdan dolayı değil, yapılmayanı yapıp, alışılagelmişin dışında bir şey yapmak istedim. Avrupa’da insanlar dijital platformlara evde ya da amatör stüdyolarda gitarları eşliğinde şarkılarını kaydederek paylaşıyorlar ve bu şekilde kendilerini büyük yapımcılara ve şirketlere ulaştırabiliyorlar. Ben de o gerçeklikte yazmak istedim hikayemin giriş paragrafını. Eleştirilerde aldım tabi vokalime herhangi bir müdahalede bulunmadığım için ama hiç takılmadım. Evde yemek yaparken söylediğim şarkıyı nasıl söylüyorsam herkeste bunu aynı şekilde dinlemeli diye düşündüm. Nitekim doğru bir karar vermişim ki 9 saatte gelen bir zirveyi kucakladık bugün. İnanılmaz şükrediyorum.


- Zorlu bir sürece girdin. Artık piyasaya girmek çok kolay ama kalıcı olmak için aynı şey geçerli değil. Sen kalıcı olmak için neler yapacaksın?


Kabul ediyorum, sahiden zorlu bir süreç. Bir kere insan üzerinde görünmeyen bir sorumluluk yükü olduğunu düşünüyor ve kendini içine kapatılmış bir cam fanusta hissediyor. Kalıcı olmak kesinlikle yegane hedefim ancak bunun için ne yapacaksın diye sorarsanız, sadece üreteceğim diyeceğim. Ha, neler yapmazsın ? diye soracak olursanız ; herhangi bir insanı üzmem, kalp kırmam, ardımda insan bırakmam, birilerinin sırtına basıp ilerlemem. Sadece kendim olurum. Tanrının bana verdiği ilhamları sizlere aktarır, üretmek için çalışır, ses tellerimi her geçen gün daha da eğitir, hayal kurar ve söylerim. 

İçinde bulunduğumuz işitsel sanatı, görsel sanat ile birleştirmeyi hedefliyorum. İnşallah ileride daha büyük işlere imza attığımda çekeceğim video klipler, giyeceğim sahne kostümleri, turne açılış şovlarım, backdrop videolarım ve dahası şimdiden hazır. Hep taşıdığım bir defterim var, tüm fikirlerimi onda biriktiriyor ve ardından temize çekiyorum. Gelecek yılların taslakları elimde, sadece hayata geçirme evresi kaldı geriye. Ha bir de unutmadan, 3 yıl önce başladığım ve hala devam ettiğim, bu yolculukta yaşadığım başarı ve başarısızlıklar, fırsatlar ve şanssızlıklarımı yazdığım bir kitap var, doğru zamanda çıkartmayı planladığım. Benim gibi hayata karşı kendi savaşını veren insanlara biraz olsun ilham verebilsin diye. Yaşadığım her şeyi tüm çıplaklığı ile aktardığım bir kitap. Kapağının tasarımı bile hazır. Doğru zamanda, doğru yere ulaştığımda insanlarla paylaşmak için şimdiden sabırsızlandığım projelerimden biridir o da.


- Yaptığın ve bundan sonra ki yapacağın müziği kategorize etsen bu hangisi olurdu?


Kesinlikle ve kesinlikle ‘’DANS’’ olurdu. Beni müzik kadar harekete geçiren bir şey varsa o da dans olmuştur hep. Michael Jackson ve Madonna ile büyümüş biri olarak, küçük yaşlardan bu yana elime kumanda alarak, onların video koreografilerini çalışırdım. Dahası, doğaçlama koreografilerde eklerdim. Zamanla kendi kendimi, yalnız kaldığımda dans ederek buldukça bunun benim işimin bir parçası olması gerektiğini fark ettim ve müziğimi de bu vasıtayla şekillendirdim. Dans kesinlikle müziğimin en büyük parçası.


- Müzik piyasasında nerede olmayı hayal ediyorsun, hayallerin var mı ?


Hedeflerim büyük. Güzel projelere imza atıp, her geçen gün kendimi geliştirip, son nefesime kadar vokal eğitimi alıp, kısa film tadında video klipler çekip, her daim adımdan söz ettirmek istiyorum. İlkokul, ortaokul, lise yıllarımda okulun hep en popüler çocuklarından biri oldum. O dönemlerde hissettiğim hazzın sahnede ki haz ile kıyasladığımda, evet ! müzik benim için tek çıkış yolu dedim ve her defasında hayallerime daha çok sarıldım. İlk olarak kendi ülkemde güzel ve büyük işler yaptıktan sonra uluslararası platformlarda yer almak hedefli çalışmalara başlayacağım. Çok iyi bir gözlemciyimdir, Avrupa ve Amerika pazarını çok iyi takip ederim. Pek çok müzik forumlarını, güncel müzik haberlerini ve chartları her gün incelerim. Müziğin olduğu en uç nokta neredeyse orada olmak yani hedefim.

Hayallerim çok fazla, şimdi hepsini dile getirmek pek doğru olmaz ama manevi hayallerimden biri ise çocuklara ve sokak hayvanlarına umut ışığı olabilmek. İnanılmaz hassas bir yapıya sahibim, çocuklara ve savunmasız sokak hayvanlarına karşı inanılmaz bir zaafım var. Müzikle elde edeceğim gücün her zaman bir kısmı mutlaka onlara adanacak. Birilerine umut ışığı olmadan, heyecan veremeden yaşamanın herhangi bir anlamı ve kıymeti olduğunu düşünmüyorum.


-Müzik piyasasını sıklıkla takip eder misin ? hem ülkemizde, hem dünyada  kimleri örnek alırsın ?


Sıklıkla takip etmem aslında, direkt olarak müzik piyasasında yaşarım. Neredeyse her an müzikle ilgili bir şey, herhangi bir konuda konuşabilirim. Yakın çevremin bu konuda artık bana tahammülü kaldığını düşünmüyorum ama üzgünüm, bu yeryüzünün en güzel ve en keyifli bağımlılığı. Küçüklük yıllarım Britney Spears ile evlilik hayalleri kurup, Justin Timberlake ile düet yapma hedeflerini imgeleyerek geçti. Teen dönemlerimi o iki isme borçluyum ama 18 yaşımdan itibaren, yaşımın değişip, ruhumun geliştiği dönemle birlikte müziğin iki dev ismi, Michael Jackson ve Madonna ile yatıp kalkmaya başladım. Michael Jackson’a o kadar büyük bir hayranlığım var ki, sırf ona biraz daha yakın olabilmek adına 3 yıl saçlarımı onun saçları boyutunda uzatıp, o şekilde gezdim. Madonna ise bana 1.55 boyu ile koca bir gezegeni sadece ‘’istediği’’ ve hırsla ‘’çalıştığı’’ için nasıl avuçlarının arasına alabildiğini göstererek büyük bir ilham olmuştur. Michael’ın o çocuksu ve kırılgan tavrını, Madonna’nın da hırsı ve azmini kendim ile çok bağdaştırırım.

Bunun yanı sıra popüler müzik bağımlısıyım. Tüm müzik ödüllerini, yayınlanan single ve albümler, liste durumlarını her daim takip ederim. Lady Gaga’nın inanılmaz vokalini, Justin Timberlake, Bruno Mars ve The Weeknd’in o inanılmaz müzikal zevklerini yakından takip ediyorum. Şayet rutin hayatımın en büyük destekçileri bu isimler. Ülkemizden örnek verecek olursak, klasik ama Tarkan, aynı zamanda Ajda Pekkan, yeteneğine, zekasına ve sesine hayran olduğum Gülşen, Mor ve Ötesi ve Edis’i çok beğeniyorum. Saydığım bu isimlerin albüm ve singlelarını yıllardır edinip, koleksiyon oluşturmuşumdur. Özellikle de Ozan Çolakoğlu ülkemizin başına gelmiş en güzel şeylerden biridir. Onun dokunupta can vermediği bir müzisyen olduğunu sanmıyorum. Ülke üzerinde ki en büyük hayalimdir onunla çalışmak. Aynı zamanda Ozan Doğulu, Emrah Karaduman ve Burak Yeter gibi isimlerin müzikal kimliklerini de çok çok beğenir ve yakından takip ederim. Ne mutlu bize ki, müziğe bu kadar gönül vermiş, harika yeteneklere sahip bir ülkedeyiz. 

                              
     

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder